Objective: The purpose of this study was to investigate the significance of sociodemographic and clinical characteristics in multidrug-resistant tuberculosis (MDR-TB) and drug-sensitive tuberculosis (DS-TB) patients treated in an inpatient tuberculosis clinic.
Methods: Retrospective analyzes of demographic, clinical, side effect, treatment effectiveness and mortality data were performed on MDR-TB and DS-TB patients diagnosed and treated in the chest disease and tuberculosis inpatient clinics hospitalized between 2010 and 2018. Results: There were a total of 218 tuberculosis patients, of whom 75.2% were males. When we compared the MDR-TB versus DS-TB patients, we found no statistically significant difference in terms of age, gender, marital status, and nationality (p<0.05 for all). There was a statistically significant difference in educational status between two groups (p=0.007). Also, occupational history was statistically significantly different between the MDR-TB and DS-TB population (p<0.001). MDR-TB patients had more recurrence rates than DS-TB patients (42.2-11%, respectively) and new cases were statistically significantly more in DS-TB patients (57.8-89%). The number of defeated patients was statistically higher in MDR-TB patients (p=0.045).
Conclusion: In this study, we showed that patient type combined with clinical and demographic features may help to distinguish MDR-TB patients, which is a public health problem in our country.
Amaç: Bu çalışmanın amacı, yatarak tedavi edilen çok ilaca dirençli tüberküloz (MDR-TB) ve ilaca duyarlı TB (DS-TB) hastalarında sosyodemografik ve klinik özelliklerin önemini araştırmaktır.
Yöntem: 2010-2018 yılları arasında göğüs hastalıkları ve TB kliniğinde yatarak tedavi gören MDR-TB ve DS-TB hastalarının demografik, klinik, ilaç yan etki, tedavi etkinliği ve mortalite verilerinin retrospektif analizleri yapıldı.
Bulgular: %75,2’si erkek olan toplam 218 TB hastası çalışmaya alındı. MDR-TB ile DS-TB hastalarını karşılaştırdığımızda yaş, cinsiyet, medeni durum ve uyruk açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı görüldü (hepsi için p<0,05). İki grup arasında eğitim durumu açısından istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p=0,007). Ayrıca meslek öyküsü açısından MDR-TB ve DS-TB grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı derecede fark saptandı (p<0,001). MDR-TB hastaları, DS-TB hastalarına göre daha fazla nüks oranlarına sahipti (sırasıyla %42,2-11) ve yeni olgu sayısı DS-TB hastalarında istatistiksel olarak anlamlı derecede daha fazlaydı (%57,8-89). Ölen hasta sayısı MDR-TB hastalarında istatistiksel olarak daha yüksekti (p=0,045).
Sonuç: Bu çalışmada, ülkemizde önemli bir halk sağlığı sorunu olan MDR-TB hastalarının ayırt edilmesinde klinik ve demografik özelliklerle birleştirilmiş hasta tipinin yardımcı olabileceğini gösterdik.