Objective: Breast cancer is the most common cancer among women and is the second most frequent cause of cancer-related deaths worldwide. The aim of this study was to determine the prognostic values of PD-L1 expression in breast cancers and to detect the presence of FOXP3-positive Treg cells in the tumor microenvironment.
Methods: This study included 210 females with breast cancer who had been histopathologically diagnosed in our hospital between 2011 and 2014.
Results: In this series, the mean age of the patients was 55.46 (12.5) years and they were followed up for a mean period of 61.9 (20.6) months. In only 6 cases (2.9%), there were weak membranous expressions of PD-L1 in tumor cells. However, PD-L1-positive inflammatory cells were seen in 15 tumors (7.1%). There was no significant relationship between PD-L1 expression and survival (p>0.05). In 14 (6.7%) cases, there were FOXP3-positive lymphocytes. The range of FOXP3-positive cells was between 1 and 30/HPF. There was no statistically significant association between survival times and the presence of Tregs (p>0.05).
Conclusion: In this study, no relation was found between PD-L1 positivity and molecular subtypes, histological grade, stage, and hormone receptor status of the breast tumor. There was no statistically significant relationship between FOXP3 and PD-L1 molecule and overall survival. We found a minimal positive effect of the presence of Treg inflammatory cells on survival. However, this relationship could not be proved by statistical analyzes
Amaç: Meme kanseri dünya genelinde kadınlar arasında en sık görülen kanserdir ve kansere bağlı ölümlerin ikinci sık nedenidir. Meme kanserlerinin tümörgenezinde PD-L1 ve FOXP3’ün rolleri göreceli olarak daha az değerlendirilen konulardır. Bu çalışmanın amacı, meme kanserlerinde PD-L1 ekspresyonlarının prognostik değerlerini belirlemek ve tümör mikro-çevresinde FOXP3 pozitif Treg hücrelerinin varlığını değerlendirmektir.
Yöntem: Bu çalışmaya, 2011-2014 yılları arasında hastanemizde tanı konulan 210 meme kanseri hastası dahil edildi. Bulgular: Bu seride ortalama yaş 55,46 (12,5) yıl olup, hastalar ortalama 61,9 (20,6) ay boyunca takip edildi. Sadece 6 olguda (%2,9), tümör hücrelerinde zayıf PDL1 membranöz ekspresyonu vardı. Buna karşılık 15 olguda (%7,1) PD-L1 pozitif yangısal hücreler izlendi. PD-L1 ekspresyonu ile sağkalım arasında anlamlı ilişki bulunmadı (p>0,05). On dört (%6,7) olguda FOXP3 pozitif lenfosit vardı. FOXP3-pozitif hücre aralığı 1 ila 30/BBA arasındaydı. Sağkalım süresi ile Treg hücre varlığı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki yoktu (p>0,05). Sağkalım ile nodal metastaz, pT evresi ve enflamatuvar karsinom varlığı (p<0,01) gibi bazı prognostik faktörler arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptandı.
Sonuç: Bu çalışmada PD-L1 pozitifliği ile meme tümörünün histolojik derecesi, evresi ve hormon reseptör durumuyla istatistiksel anlamlı ilişki saptanmamıştır. Hem FOXP3 hem de PD-L1 molekülünün genel sağkalım ile istatistiksel anlamlı ilişkisi saptanamamıştır. Ancak Treg enflamatuvar hücrelerin varlığının sağkalım üzerine minimal pozitif bir etkisi olduğu gösterilmekle birlikte bu ilişki istatistiksel analizlerle kanıtlanamamıştır.