Amaç: Son yıllarda, özellikle prostat kanseri gibi kronik hastalıkların yönetiminde, sağlık hizmetlerinde yaşam kalitesinin önemi önemli ölçüde artmıştır. Lokalize prostat kanserinde retropubik radikal prostatektomi (RRP), radyoterapi (RT) ve aktif gözlem gibi tedavi seçeneklerinin fonksiyonel sonuçlarının yaşam kalitesi üzerindeki etkilerini göstermeyi amaçladık.
Yöntem: Demografik özellikler, yaşam kalitesi, üriner inkontinans (Üİ) düzeyi, hastaların tedavi öncesi komplikasyonlar ve komplikasyonların tedavisi hakkındaki bilgileri ile ilgili anketler dolduruldu. Prostat kanseri tanısı konan hastalar üç gruba ayrıldı: RRP, RT ve RT ile kombine RRP.
Bulgular: Tedavi grupları arasında yaşam kalitesi, Mini-mental test skorları, yaş, vücut kitle indeksi, prostat spesifik antijen düzeyi, Charlson indeksi ve Uluslararası Ürolojik Patoloji Derneği derece skoru açısından istatistiksel fark bulunmazken, Üİ skorları radyoterapi grubunda daha düşüktü. En önemli bulgu, tedavi öncesinde Üİ ve erektil disfonksiyon (ED) hakkında bilgilendirilen hastalar da ve tedavi sonrasında Üİ veya erektil disfonksiyon için tedavi edilen hastalar da yaşam kalitesinin istatistiksel olarak daha yüksek olmasıydı.
Sonuç: Çalışmamız, tedavi seçiminin (RRP, RT veya RRP + RT) lokalize prostat kanseri hastalarında genel yaşam kalitesi sonuçlarını önemli ölçüde etkilemediğini göstermektedir. Bununla birlikte, Üİ ve ED gibi potansiyel komplikasyonlar hakkında hasta eğitimi ve ardından uygun tedavi, tedavi sonrası yaşam kalitesini iyileştirmek için çok önemli görünmektedir.
Objective: In recent years, the importance of quality of life (QoL) in healthcare has increased significantly, particularly in the management of chronic diseases such as prostate cancer (PCa). We aimed to show the effects of functional outcomes of treatment options, such as retropubic radical prostatectomy (RRP), radiotherapy (RT), and active surveillance, on QoL in patients with localized PCa.
Methods: Questionnaires on demographic characteristics, QoL, urinary incontinence (UI) level, patients’ knowledge of complications before treatment, and treatment of complications were completed. Patients diagnosed with PCa were divided into three groups: RRP, RT, and RRP combined with RT.
Results: There was no statistical difference between the treatment groups in terms of QoL, Mini-mental test scores, age, body mass index, prostate-specific antigen level, Charlson index, and International Society of Urological Pathology grade score, but UI scores were lower in the RT group. The most important finding was that QoL was statistically higher in patients who were informed about UI and erectile dysfunction (ED) before treatment and in patients who were treated for UI or ED after treatment.
Conclusion: Our study suggests that the choice of treatment (RRP, RT, or RRP combined with RT) does not significantly affect the overall QoL of patients with localized PCa. However, patient education about potential complications, such as ED and UI, followed by appropriate treatment appears to be crucial for improving QoL after treatment.