e-ISSN: 2757-5241
Forbes Tıp Dergisi - Forbes J Med: 5 (3)
Cilt: 5  Sayı: 3 - 2024
1. 
Kapak
Cover

Sayfa I

DERLEME
2. 
COVID-19’un Çocuklarda Uzun Dönem Kardiyak Etkileri
Long-term Cardiac Effects of COVID-19 in Children
Tülay DEMİRCAN
doi: 10.4274/forbes.galenos.2024.51423  Sayfalar 147 - 152
Aralık 2019’da Wuhan’da ilk olguların bildirilmesinden sonra, Dünya Sağlık Örgütü, Şiddetli akut solunum sendromu-Koronavirüs-2 Koronavirüs hastalığı-2019 (COVID-19) enfeksiyonunu 11 Mart 2020’de pandemi olarak ilan etti. Başlangıçta, çok yüksek mortalite ve morbiditeye neden olan enfeksiyonun özellikle komorbid hastalığı olan yetişkinlerde, önemli bir sağlık sorunu olduğu ve çocukların erişkinlere oranla daha az oranda etkilendiği düşünülüyordu. Fakat multisistemik enflamatuvar sendrom (MIS-C) olgularıyla birlikte çocuklarda ölümler görülmeye başladı ve özellikle kalbin en sık etkilenen organlardan biri olduğu görüldü. COVID-19 enfeksiyonunun her aşamasında kardiyak etkilenme görülebilmektedir. Akut dönem ve kronik dönem COVID-19’a bağlı olarak ve COVID-19 komplikasyonu olarak karşımıza çıkan MIS-C’nin akut ve kronik döneminde ve ayrıca COVID-19 aşılarına bağlı olarak kardiyak etkilenmeler olabilmektedir. MIS-C’nin akut dönemindeki kardiyak etkilenmeler bunlar arasında en korkutucu olanıdır. Erken tanı ve doğru tedavi ile çoğunlukla sekelsiz olarak iyileşmeler olmaktadır. Bu bölümde COVID-19’un kardiyak etkileri kısaca gözden geçirilecektir.

ORIJINAL ARAŞTIRMA
3. 
Üçüncü Basamak Bir Referans Hastanesinde Kas-İskelet Sistemi Sarkomlarının Tanısı ve Tedavisi
Diagnosis and Treatment of Musculoskeletal Sarcoma in a Tertiary Reference Hospital
Mustafa AYDIN, Begüm ASLANTAŞ KAPLAN, Ömer Levent KARADAMAR, Ali Murat BAŞAK, İsmail ERTÜRK, Nuri KARADURMUŞ
doi: 10.4274/forbes.galenos.2024.37039  Sayfalar 153 - 158
Amaç: Bu çalışmanın amacı, kemik dokusu kaynaklı Ewing sarkomu tanısı alan erişkin hastaların klinik özelliklerini ve kısa süreli sağkalımlarını tanımlamaktır.
Yöntem: Tanımlayıcı tipteki bu çalışma, Ocak 2017 ile Şubat 2023 tarihleri arasında kemik dokusu kaynaklı Ewing sarkomu tanısı konulduktan sonra cerrahi tedavi uygulanan ve üçüncü basamak referans hastanede perioperatif tedavi gören 15 hastayı içermektedir. Hastalar tümör nüksü, metastaz gelişimi ve sağkalım açısından retrospektif olarak değerlendirildi.
Bulgular: Ewing sarkom tanısı konulan 15 hastanın 10’u (%66,7) erkek, 5’i (%33,3) kadındı. Tanı anında 11 (%73,33) hastada metastaz olmadığı belirlendi. Hastaların 12’sine (%80) kemik iliği nakli yapıldı. Takip döneminde 6 (%40) hastada metastaz tespit edildi. Hastaların 10’unda (%66,7) lokal nüks gelişti ve 5’inde (%33,3) nüks nedeniyle ek ameliyat planlandı. 4 (%26,67) hastada ikinci nüks gelişti ve 2 (%13,3) hastada ek ameliyat gerekti. Toplamda 11 (%73,33) hastada cerrahi tedavi sonrası sağkalım 4 yıl olarak belirlendi.
Sonuç: Ewing sarkomlu yetişkin hastalara uygulanan tedavi protokolleri sıklıkla pediatrik klinik çalışmalardan uyarlanmıştır veya merkezlerin deneyimlerine dayanarak geliştirilmiştir. Bu nedenle, daha iyi sonuçlar elde etmek adına optimal bir tedavi stratejisi geliştirebilmek için, erişkin Ewing sarkomu hastalarına tedavi hizmeti veren merkezlerin tedavi protokolleri ve hasta sonuçlarının bildirilerek literatüre kazandırılması önemlidir.

4. 
Prostat Kanseri Tanısıyla Küratif Radyoterapi, Radikal Prostatektomi veya Kombine Tedavi Yapılan Hastaların Yaşam Kalitesi Açısından Karşılaştırılması
Comparison of Quality of Life in Patients with Prostate Cancer Who Received Curative Radiation Therapy, Radical Prostatectomy, or Combined Treatment
Turgay TURAN, Yunus Erol BOZKURT, Özgür EFİLOĞLU, Muhammed Emin BUĞRUL, Zehra BEYZADE, Asil MAHJOUB, Meftun ÇULPAN, Asıf YILDIRIM
doi: 10.4274/forbes.galenos.2024.77044  Sayfalar 159 - 164
Amaç: Son yıllarda, özellikle prostat kanseri gibi kronik hastalıkların yönetiminde, sağlık hizmetlerinde yaşam kalitesinin önemi önemli ölçüde artmıştır. Lokalize prostat kanserinde retropubik radikal prostatektomi (RRP), radyoterapi (RT) ve aktif gözlem gibi tedavi seçeneklerinin fonksiyonel sonuçlarının yaşam kalitesi üzerindeki etkilerini göstermeyi amaçladık.
Yöntem: Demografik özellikler, yaşam kalitesi, üriner inkontinans (Üİ) düzeyi, hastaların tedavi öncesi komplikasyonlar ve komplikasyonların tedavisi hakkındaki bilgileri ile ilgili anketler dolduruldu. Prostat kanseri tanısı konan hastalar üç gruba ayrıldı: RRP, RT ve RT ile kombine RRP.
Bulgular: Tedavi grupları arasında yaşam kalitesi, Mini-mental test skorları, yaş, vücut kitle indeksi, prostat spesifik antijen düzeyi, Charlson indeksi ve Uluslararası Ürolojik Patoloji Derneği derece skoru açısından istatistiksel fark bulunmazken, Üİ skorları radyoterapi grubunda daha düşüktü. En önemli bulgu, tedavi öncesinde Üİ ve erektil disfonksiyon (ED) hakkında bilgilendirilen hastalar da ve tedavi sonrasında Üİ veya erektil disfonksiyon için tedavi edilen hastalar da yaşam kalitesinin istatistiksel olarak daha yüksek olmasıydı.
Sonuç: Çalışmamız, tedavi seçiminin (RRP, RT veya RRP + RT) lokalize prostat kanseri hastalarında genel yaşam kalitesi sonuçlarını önemli ölçüde etkilemediğini göstermektedir. Bununla birlikte, Üİ ve ED gibi potansiyel komplikasyonlar hakkında hasta eğitimi ve ardından uygun tedavi, tedavi sonrası yaşam kalitesini iyileştirmek için çok önemli görünmektedir.

5. 
Çocuğun Gelişimine Yönelik Beceri Değerlendirme Ölçeği (1-3 Yaş): Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması
Skills Assessment Scale for the Toddler Development (Ages 1-3): Validity and Reliability Study
Ahu ÇIRLAK, Ebru KILIÇARSLAN
doi: 10.4274/forbes.galenos.2024.46547  Sayfalar 165 - 173
Amaç: Bu çalışma, oyun dönemindeki (1-3 yaş) çocukların gelişimsel becerilerini değerlendirmek için geliştirilmiş olan bir beceri değerlendirme ölçeğinin geçerlik ve güvenirliğini sağlamak amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Yöntem: Çalışma, 15 Ekim-10 Kasım 2022 tarihleri arasında 1-3 yaş arasında çocuğu olan 317 ebeveyne uygulanmıştır. Ölçeğin geçerliği, kapsam geçerliği ve yapı geçerliği ile test edilmiştir. Ölçeğin güvenirliğini belirlemek için test-tekrar test, Cronbach alfa güvenirlik kat sayısı, madde toplam puan korelasyon katsayısına bakılmıştır.
Bulgular: Verilerin kapsam geçerlik indeksi 0,81 ile 1 arasındadır. The Kaiser-Meyer-Olkin değeri 0,72, Bartlett’s testi p<0,001 bulunmuştur. Açımlayıcı faktör analizi (AFA) ile ölçeğin 21 madde ve 4 alt boyuttan oluştuğu belirlenmiştir. Ölçeğin doğrulayıcı faktör analizi (DFA) yapılmıştır. Uyum indeksleri χ2/df=2.159, kök ortalama kare yaklaşım hatası=0,06, uyum iyiliği indeksi=0,90, karşılaştırmalı uyum indeksi=0,85, normlaştırılmış uyum indeksi=0,85, ve Tucker-Lewis indeksi=0,82 olarak bulunmuştur. Ölçeğin Cronbach alfa güvenilirlik değeri 0,72, test-tekrar test kolerasyon katsayısı 0,87, madde toplam puan korelasyon katsayısı ise 0,20’nin üstünde bulunmuştur.
Sonuç: Ölçek oyun dönemindeki (1-3 yaş) çocukların fiziksel, bilişsel, dil gelişimi ve sosyal-duygusal yönden becerilerinin değerlendirilmesinde kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracıdır.

6. 
Sadece R202Q Varyantını Taşıyorsam, Ailesel Akdeniz Ateşinin Klasik Klinik Özelliklerine Sahip Olabilir miyim?
I Carry the R202Q Variant Only, Can I Have the Classical Clinical Features of Familial Mediterranean Fever?
Melda TAŞ, Şerife Gül KARADAĞ, Nuray AKTAY AYAZ
doi: 10.4274/forbes.galenos.2024.92905  Sayfalar 174 - 179
Amaç: Ailesel Akdeniz ateşi (FMF), kendini sınırlayan ateş ve poliserozit atakları ile karakterize kalıtsal otoenflamatuvar bir hastalıktır. Hastalık Akdeniz ateşi (MEFV) genindeki mutasyonlarla ilişkilidir ve 700’den fazla MEFV varyantı bildirilmiştir. Bu çalışmanın amacı R202Q varyantı taşıyan FMF’li çocukların klinik özelliklerini diğer yaygın MEFV mutasyonları ile karşılaştırarak değerlendirmektir.
Yöntem: Bu retrospektif çalışmaya daha önce Tel-Hashomer kriterlerine göre FMF tanısı konmuş 318 hasta dahil edilmiştir. R202Q varyantları için heterozigot veya homozigot olan FMF hastalarının (grup 1) ve homozigot veya bileşik heterozigot varyantları (M694V, M694I, M680I, V726A, E148Q vb.) olan hastaların (grup 2) demografik ve klinik verileri toplandı ve karşılaştırıldı.
Bulgular: R202Q grubunda ailede FMF öyküsü, tekrarlayan ateş, karın ağrısı, göğüs ağrısı, erizipel benzeri eritem ve büyüme geriliği sıklığı daha düşüktü (p=0,007, p=0,01, p=0,002, p=0,007, p=0,002 ve p=0,05) ve daha yüksek artralji, miyalji, oral ülser ve baş ağrısı insidansı (sırasıyla p=0,01, p=≤0,001, p=0,003, p=0,01). Grup 2’deki hastalarda daha yüksek oranda orta derecede gebelik ile ilişkili anksiyete ölçeği (PRAS) skoru görülürken, grup 1’deki hastalarda daha hafif PRAS skoru görülmüştür (p=≤0,001). R202Q grubunun ortalama Serum Amiloid A değeri grup 2’den daha düşüktü (p=0,03).
Sonuç: FMF’in klinik yansıması ile R202Q varyantı arasındaki ilişkiyi araştırmak için daha geniş popülasyonlarda prospektif çalışmalara ihtiyaç duyulmasına rağmen, R202Q değişikliğinin bazı hastalarda semptomatik olabileceğini düşünüyoruz.

7. 
Prematüre Bebeklerin Beslenmesinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanlarının Görüşlerinin Değerlendirilmesi
Evaluation of Pediatricians’ Perspectives on the Nutrition of Premature Infants
Mustafa Şenol AKIN, Mustafa Törehan ASLAN, İbrahim Murat HİRFANOĞLU, Fuat Emre CANPOLAT
doi: 10.4274/forbes.galenos.2024.04127  Sayfalar 180 - 185
Amaç: Prematüre bebeklerin bakımında ve yönetiminde beslenme en önemli aşamalardan biridir. Bu bebeklerinde beslenmesinde dikkat edilmesi gerekenleri bilmek ve uygulamak morbidite ve mortalitenin riskini azalmaktadır. Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlarının prematüre bebeklerin hem yoğun bakımda yatış sürecinde hem de taburculuk sonrasındaki beslenmesi ile ilgili bilgileri bilmesi ve doğru uyguluyor olması gerekmektedir. Çalışmamızın amacı ülkemizdeki çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlarının prematüre bebeklerin beslenmesi konusundaki görüşlerinin değerlendirilmesidir.
Yöntem: Bu araştırma Ağustos-Eylül 2024 tarihleri arasında Türkiye’de farklı illerde ve hastanelerde çalışan çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlarının prematüre bebek beslenmesi ile ilgili görüşlerini değerlendiren kesitsel ve analitik bir çalışmadır. Etik kurul onayı alındıktan sonra çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlarına prematüre bebeklerin yoğun bakımda ve taburculuk sonrasındaki beslenmeleri ile ilgili düşüncelerini sorgulayan anket formu uygulandı.
Bulgular: Çalışmaya katılan hekimlerin %72’si özel hastanede, %28’i devlet hastanelerinde çalışıyordu. Hekimlerin %62’si 3 yıldan daha uzun süre yenidoğan yoğun bakımda çalışıyor ve tüm hekimler günde en az 1-3 prematüre bebek görüyordu. Hekimlerin %93’ü prematüre bebeklerin yoğun bakımda yatışı sırasında anne sütü ile birlikte anne sütü zenginleştirici kullanması gerektiğini düşünürken %7’si sadece anne sütü kullanması gerektiğini ifade etti. Yoğun bakımda prematüre bebek beslenmesinde uyumu etkileyen en önemli etken ürünün kolay bulunur olması olarak saptandı. Çalışmaya katılan hekimlerin %97’sinin prematüre bebeklere taburculuk sonrası formül başladığı saptandı.
Sonuç: Prematüre bebeklerin beslenmesi, bu bebeklerin morbiditesiz yaşam şanslarını arttırmak için oldukça önemlidir. Bu konu yenidoğan uzmanlarının ilgi alanı olsa da çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlarının bu konuda yeterliliği ve davranışları önemlidir. Çalışmamızda hekimlerin çoğunun bilgi ve davranışlarının doğru olduğu saptanmıştır.

8. 
İmmün Trombositopenili Çocuklarda Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi
An Evaluation on the Quality of Life in Children with Immune Thrombocytopenia
Tezcan ÖZBAY, Tuba HİLKAY KARAPINAR
doi: 10.4274/forbes.galenos.2024.84803  Sayfalar 186 - 192
Amaç: İmmün trombositopenisi (İTP) olan çocukların, hastalığın doğası ve kullanılan ilaçlar nedeniyle günlük olarak koruyucu önlemler alması gerekir. Yorucu fiziksel aktivitelerden ve tehlikeli sporlardan uzak durmalıdırlar. Bu kısıtlamalar İTP’li çocukların fiziksel, psikososyal ve eğitim yaşamlarını bir ölçüde etkilemektedir. Bu çalışmada İTP’li çocukların yaşam kalitesini KINDL anketini kullanarak değerlendirmeyi amaçladık.
Yöntem: Yaş gruplarına göre 4-6 yaş arası Kiddy-KINDL, 7-13 yaş arası Kiddo-KINDL ve 14-17 yaş arası Kiddo-KINDL’yi verdik. Hastaların ebeveynleri için çocukların yaş gruplarına uygun ölçekler kullandık ve sonuçları yaş gruplarına göre karşılaştırdık.
Bulgular: Bu çalışma toplam 30 hasta ile yapılmıştır. Ebeveyn değerlendirmelerinde çocuk değerlendirmelerine göre hastaların yaşam kalitesi puanlarının daha düşük olduğu bulunmuştur (p=0,007). Altı yaşından sonra tanı alan hastaların yaşam kalitesi skorlarının daha düşük olduğu saptanmıştır (p=0,025). Ebeveyn değerlendirmelerinde, hastalığın akut/persistan dönemlerinde, kronik dönemine göre çocuğun yaşam kalitesi puanlarının daha düşük olduğu görülmüştür (p=0,043).
Sonuç: Çalışma sonuçlarımıza göre özellikle altı yaşından sonra okul çağı başlangıcında tanı alan ve akut evrede olan hastaların yaşam kalitesini artıracak adımların atılması büyük önem taşımaktadır. Ayrıca ebeveynlerin KINDL puanlarının düşük olması ebeveynlerin ITP konusunda daha fazla bilgilendirilmesi ve desteklenmesi gerektiğine işaret etmektedir.

9. 
Toplum Kaynaklı Geç Neonatal Pnömonide Radyolojik ile Laboratuvar Bulguları Arasındaki İlişkinin Değerlendirmesi
Evaluation of the Relationship Between Radiological and Laboratory Findings in Community-acquired Late-onset Neonatal Pneumonia
Sezgin GÜNEŞ, Mustafa Törehan ASLAN, Begüm CEZAYİR, Hatice Ece GÜMÜŞ
doi: 10.4274/forbes.galenos.2024.76892  Sayfalar 193 - 199
Amaç: Toplum kaynaklı neonatal pnömoni mortalite ve morbiditesi yüksek bir klinik tanıdır. Tanısal değerlendirme amacıyla laboratuvar testleri yanında akciğer grafisi önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışma akciğer grafisi bulguları ile laboratuvar sonuçları arasındaki ilişkiyi değerlendirmeyi amaçlamıştır.
Yöntem: Eylül 2022-Mart 2023 tarihleri arasında hastanemiz yenidoğan yoğun bakım ünitesine toplum kaynaklı geç neonatal pnömoni tanısıyla yatışı yapılan 51 geç preterm ve term yenidoğanların dosyası retrospektif olarak incelenmiştir. Akciğer grafisi bulguları infiltrasyon bulgusu olanlar ile olmayanlar şeklinde iki alt gruba ayrılmıştır. Bu iki grup klinik, radyolojik ve laboratuvar özellikleri açısından karşılaştırılmıştır.
Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 51 olgunun 24’ünde (%47) akciğer grafisinde infiltrasyon saptanırken, 27 (%53) yenidoğanın akciğer grafisinde infiltrasyon saptanmadı. Akciğer grafisinde infiltrasyon bulgusu olan ve olmayan gruplar karşılaştırıldığında yatış anındaki kan gazındaki laktat değerinin 2 mmol/L’nin üzerinde olmasıyla akciğer grafisinde infiltrasyon bulgusu arasında anlamlı bir ilişki saptandı (p=0,031). Diğer laboratuvar sonuçlarıyla (beyaz küre, sayısı trombosit sayısı, nötrofil sayısı ve C-reaktif protein) benzer bir ilişki gösterilemedi.
Sonuç: Toplum kaynaklı geç neonatal pnömoni tanısıyla yenidoğan ünitesine yatışı yapılan hastalarda akciğer grafisinde saptanan infiltrasyon ile kan gazı parametrelerinden laktat yüksekliği arasında ilişki gösterildi. Yapılacak ileri çalışmalarla birlikte bu sonuç toplum kaynaklı neonatal pnömoninin laktat yüksekliği ile akciğer tutulumu varlığının ön görülebileceğini düşündürmektedir.

10. 
Valproik Asit, Karbamazepin, Levetirasetam Tedavisi Alan Epilepsili Çocuklarda Serum Lipid Düzeyleri ve Karotis Arter İntima Media Kalınlığının Kontrollü Olarak Değerlendirilmesi
Controlled Evaluation of Serum Lipid Levels and Carotid Artery Intima Media Thickness in Epileptic Children Treated with Valproic Acid, Carbamazepine and Levetiracetam
Betül AKSOY, Önder DOKSÖZ, Aycan ÜNALP, Timur MEŞE, Nurettin ÜNAL
doi: 10.4274/forbes.galenos.2024.12754  Sayfalar 200 - 204
Amaç: Valproik asit (VPA), karbamazepin (KZP) ve levetirasetam (LEV) tedavileri alan idiopatik epilepsili hastalarda ateroskleroza yatkınlığın, serum lipid düzeyleri ve aterosklerozun öncü lezyonu olan subintimal yağ birikiminin indirekt göstergesi olarak kabul edilen karotis arter intima media kalınlığı (İMK) ile değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Çalışmaya en az bir yıldır antiepileptik ilaç olarak valproik asid (n=24), KZP (n=15) veya LEV (n=15) monoterapisi gören idiyopatik epilepsili 6-12 yaş arasındaki 54 hasta ve kontrol grubu olarak 20 sağlıklı çocuk dahil edildi. Tüm hastalardan lipid düzeyleri bakıldı. İMK ölçümleri aynı hekim tarafından tüm hastalarda benzer pozisyonda sol ana karotis arter bulbusunun 2 cm proksimalinden yapıldı ve kontrol grubu ile karşılaştırıldı.
Bulgular: Çocukların yaş ortalaması VPA alanlarda 9,13±1,85 yıl, KZP alanlarda 9,21±2,32 yıl, LEV alanlarda 9.044±2,35 yıl ve kontrol grubunda 8,84±2,13 yıldı. Çalışmaya alınan epilepsili hastalar ile sağlıklı kontrol grubunun yaş ortalaması ve cinsiyet dağılımı arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p>0,05). Epilepsili hastalar ile sağlıklı kontrol grubunun serum lipid değerleri ve boya göre ağırlık açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p>0,05). Sağlıklı kontrol grubu ile ilaç kullanan epilepsili hasta grupları arasında karotis arter İMK ölçümleri karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p>0,05).
Sonuç: VPA, KZP ve LEV tedavilerini alan hastalarda serum kolesterol değerlerinde önemli değişiklik ve karotis arter İMK anlamlı artış saptanmamıştır. İlaç kullanan epilepsili çocuklarda periyodik olarak lipid düzeyi bakılması ve periyodik olarak karotis arter İMK ölçümünün gerekliliği yönünden geniş çaplı prospektif çalışmaların yapılması yararlı olacaktır.

OLGU SUNUMU
11. 
Yenidoğanda Nadir Bir Solunum Sıkıntısı Nedeni: Primer Siliyer Diskinezi
A Rare Cause of Respiratory Distress in the Newborn: Primary Ciliary Dyskinesia
Birgül LİVAOĞLU SAY, Celal SAĞLAM
doi: 10.4274/forbes.galenos.2024.37431  Sayfalar 205 - 208
Primer siliyer diskinezi (PSD), solunum yolunu kaplayan silyaların yapısını ve işlevini etkileyen nadir bir kalıtsal hastalıktır. PSD’de yenidoğanlarda solunum sıkıntısı yaygındır. Açıklanamayan solunum sıkıntısı ve lober kollaps, situs inversus veya uzun süreli oksijen tedavisi gereksinimi olan term bebeklerde PSD için tanısal bir çalışma düşünülmelidir. Bu raporda, yenidoğan döneminde PSD tanısı konulan bir olgu sunulmaktadır.

EDITÖRE MEKTUP
12. 
Bir Nöroloji Konsültasyonu Sebebi: Akut Güçsüzlük
Reason for a Neurology Consultation: Acute Weakness
Tuğçe MENGİ, Begüm Nur BOZKURT, Tayfun ÇİNLETİ, Burcu ACAR ÇİNLETİ
doi: 10.4274/forbes.galenos.2024.83723  Sayfalar 209 - 211
Makale Özeti |Tam Metin PDF

DIĞER
13. 
2024 Hakem Dizini
2024 Referee Index

Sayfa E1
Makale Özeti |Tam Metin PDF

14. 
2024 Yazar Dizini
2024 Author Index

Sayfalar E2 - E3
Makale Özeti |Tam Metin PDF

15. 
2024 Konu Dizini
2024 Subject Index

Sayfalar E4 - E5
Makale Özeti |Tam Metin PDF

LookUs & Online Makale